Koroner arter hastalığı (KAH) nedir
Koroner arterlerin daralması veya tıkanması sonucu kalbe yeterli oksijen ve besin sağlanamaması durumunda ortaya çıkan bir hastalıktır. Koroner arterler, kalbi besleyen ana kan damarlarıdır ve kalbin düzgün bir şekilde çalışabilmesi için oksijen ve besinleri taşırlar
KAH genellikle ateroskleroz adı verilen bir süreç sonucunda gelişir. Ateroskleroz, arter duvarlarında yağ, kolesterol, kalsiyum ve diğer maddelerin birikmesiyle oluşan plak adı verilen kalınlaşmış bölgelerin oluşmasına yol açar. Bu plaklar zamanla büyüyebilir, arterlerin iç çeperini daraltabilir ve kan akışını sınırlayabilir veya tamamen engelleyebilir. Bu durumda kalp kası yeterli oksijen ve besin alamaz ve koroner arter hastalığı semptomları ortaya çıkar.
Erkeklerde kadınlardan dört kat daha fazla görülmektedir. Menopoz sonrası kadınlarda risk artmaktadır.
KAH risk faktörleri:
- Yüksek kan basıncı (hipertansiyon): Yüksek kan basıncı, koroner arterlerde hasara ve daralmaya neden olabilir.
- Yüksek kolesterol: Yüksek kolesterol düzeyleri, arterlerde plak oluşumuna katkıda bulunabilir ve koroner arterleri daraltabilir.
- Obezite: Fazla kilolu veya obez olmak, KAH riskini artırır. Aşırı kilolu olmak, kan basıncını yükseltebilir, kolesterol düzeylerini etkileyebilir ve tip 2 diyabet riskini artırabilir.
- Sigara içme: Sigara içmek, koroner arterlerin daralmasını hızlandırır, arter duvarlarında plak birikimini teşvik eder ve kanın pıhtılaşmasına yol açabilir.
- Diyabet: Diyabet, kan şekeri seviyelerinin yüksek olması nedeniyle koroner arter hastalığı riskini artırır.
- Fiziksel aktivite eksikliği: Düzenli egzersiz yapmamak, obezite, yüksek kan basıncı ve yüksek kolesterol gibi KAH risk faktörlerinin ortaya çıkmasına katkıda bulunur.
- Aile öyküsü: Ailesinde erken yaşta koroner arter hastalığı geçiren bireyler olan kişiler, KAH geliştirme riski altında olabilir.
- Yaş: Yaş ilerledikçe, koroner arter hastalığı riski artar. Erkeklerde genellikle 45 yaşından sonra, kadınlarda ise 55 yaşından sonra risk artmaktadır.
- Cinsiyet: Menopoz sonrası kadınlar, östrojen seviyelerinin azalması nedeniyle erkeklerden daha yüksek KAH riskine sahip olabilir.
- Stres: Kronik stres, KAH riskini artırabilir. Stres, kan basıncını yükseltebilir ve olumsuz sağlık alışkanlıklarına yol açabilir.
KAH’nın belirtileri şunlar olabilir:
- Göğüs ağrısı veya rahatsızlık (angina): En yaygın KAH belirtisi göğüs ağrısı veya rahatsızlıktır. Bu ağrı genellikle göğüs bölgesinde hissedilir ve sıkışma, baskı, yanma veya ağırlık gibi hissedilebilir. Ağrı genellikle fiziksel aktivite veya duygusal stres sırasında ortaya çıkar ve dinlenme ile hafifler.
- Nefes darlığı: Koroner arterlerde daralma veya tıkanma olduğunda, kalp yeterli oksijen alamaz ve bunun sonucunda nefes darlığı ortaya çıkabilir. Hafif egzersiz yapma veya merdiven çıkma gibi günlük aktiviteler sırasında nefes darlığı hissedilebilir.
- Yorgunluk ve halsizlik: Kalbin yeterli oksijen alamaması nedeniyle enerji seviyelerinde düşüş yaşanabilir. Bu da kişide sürekli yorgunluk, halsizlik ve enerji eksikliği hissi yaratabilir.
- Çarpıntı: KAH, kalp ritminde değişikliklere neden olabilir ve kişide düzensiz veya hızlı kalp atışları (çarpıntı) hissi oluşabilir.
- Baş dönmesi veya bayılma hissi: KAH’ nın ilerlemesi durumunda, kalp kasına yeterli kan akışı sağlanamadığı için baş dönmesi, bayılma hissi veya bayılma nöbetleri yaşanabilir.
- Çene veya kol ağrısı: KAH, bazen göğüs ağrısıyla birlikte çene, boyun, omuz veya kollarda ağrı veya sıkışma hissiyle kendini gösterebilir. Özellikle sol kol ağrısı yaygın bir belirti olabilir.
KAH belirtileri kişiden kişiye farklılık gösterebilir ve bazı kişilerde belirtiler hafif veya hiç belirgin olmayabilir. Ayrıca, kadınlar genellikle erkeklerden farklı belirtiler gösterebilirler. Şeker hastalarında ve yaşlı hastalarda halsizlik, solunum zorluğu, bulantı gibi atipik belirtiler daha sık görülür. Ayrıca şeker hastalığında sinir uçları ağrıyı yeterince iletmediği için şeker hastaları ağrı hissetmeyebilirler. Buna “sessiz iskemi” denir.
KAH’ nın tanısında kullanılan yaygın yöntemler:
- Tıbbi öykü ve fizik muayene: Doktor, KAH risk faktörlerini, semptomları ve aile öyküsünü değerlendirecek bir tıbbi öykü alır. Ayrıca, kalp ve akciğer dinlemesi gibi bir fizik muayene yapar.
- Elektrokardiyografi (EKG): EKG, kalbin elektriksel aktivitesini kaydeden bir testtir. KAH’nın belirtileri veya semptomları olan bir kişide EKG, kalpte olası anormallikleri göstererek KAH tanısına yardımcı olabilir.
- Stres testi: Stres testi, egzersiz sırasında veya ilaçlarla tetiklenen kalp aktivitesini değerlendiren bir testtir. Eforlu bir egzersiz yapılırken veya ilaçlarla kalp stres altına alınır ve EKG, kan basıncı ve semptomlar izlenir. Bu test, kalp damarlarında daralma veya tıkanma belirtilerini tespit etmeye yardımcı olabilir.
- Ekokardiyografi: Ekokardiyografi, kalbin ultrason dalgalarıyla görüntülenmesini sağlayan bir testtir. Bu test, kalp kasının yapısını, kasılma fonksiyonunu, kalp kapaklarını ve kan akışını değerlendirmek için kullanılır. KAH’nın neden olduğu kalp kası hasarını veya kalp fonksiyonunda bozulmayı göstermek için kullanılabilir.
- Koroner anjiyografi: Koroner anjiyografi, kontrast madde enjeksiyonu ile koroner arterlerin görüntülenmesini sağlayan invaziv bir testtir. Bu test, daralma veya tıkanıklık olup olmadığını belirlemek için kullanılır. Bir kateter ile artere girilir ve kontrast madde enjekte edilerek X-ışınları kullanılarak arterlerin detaylı görüntüleri elde edilir.
- Pozitron emisyon tomografi (PET) vücutta belli elementlerin enerjisi saptanarak kalp kasının canlı olduğu ve çalıştığını aynı zamanda gelen kanın yeterli olup olmadığını kontrol edilebilir.
KAH tedavi yöntemleri
Koroner arter hastalığı (KAH) tedavisinde amaç, semptomları kontrol altına almak, kalp krizi riskini azaltmak, kalp fonksiyonunu iyileştirmek ve komplikasyonları önlemektir. KAH tedavisi genellikle yaşam tarzı değişikliklerini içerir ve ilaç tedavisi veya invaziv müdahaleler gerekebilir. İşte KAH tedavisinde yaygın olarak kullanılan yöntemler:
- Yaşam tarzı değişiklikleri:
- Sağlıklı beslenme: Düşük yağlı, düşük tuzlu ve yüksek lifli bir beslenme düzeni benimsemek önemlidir. Meyve, sebze, tam tahıllar, sağlıklı yağlar ve protein kaynakları tercih edilmelidir.
- Düzenli egzersiz: Fiziksel aktivite, genel sağlığı iyileştirir, kilo kontrolüne yardımcı olur ve kalp sağlığını destekler. Haftada en az 150 dakika orta şiddette aerobik egzersiz yapılması önerilir.
- Sigara bırakma: Sigara içmek KAH riskini artırır. Sigara bırakmak, KAH’nın ilerlemesini yavaşlatabilir ve komplikasyon riskini azaltabilir.
- Alkol tüketimi: Aşırı alkol tüketimi KAH riskini artırabilir. Ölçülü miktarda alkol tüketimi önerilir veya mümkünse alkol tüketimi sınırlandırılmalıdır.
- Kilo kontrolü: Obezite, KAH riskini artırır. Sağlıklı bir kilo aralığında olmak önemlidir.
- İlaç tedavisi:
-
- Kan basıncı düzenleyicileri: Yüksek kan basıncını kontrol altına almak için kullanılır.
- Kolesterol düşürücü ilaçlar: LDL (“kötü”) kolesterol düzeylerini kontrol etmek için kullanılır.
- Kan pıhtılaşmasını önleyen ilaçlar: Kan pıhtılarının oluşumunu önlemek için kullanılır.
- Ağrı kesiciler ve nitrogliserin: Göğüs ağrılarını hafifletmek için kullanılabilir.
- İnvaziv müdahaleler:
-
- Anjiyoplasti ve stent yerleştirme: Daralmış veya tıkanmış koroner arterleri genişletmek ve stent adı verilen tüp şeklinde yapılarla desteklemek için kullanılır.
- Koroner baypas cerrahisi: Tıkanmış olan arterleri bypass ederek kalbe yeterli kan akışını sağlamak için kullanılır.
Koroner Baypas Cerrahisi
Koroner baypas greftleme (CABG), belirli endikasyonlara sahip hastalarda tercih edilen bir tedavi seçeneğidir. CABG’nin yaygın endikasyonlarından bazıları:
- İleri Koroner Arter Hastalığı: Koroner arterlerde ciddi daralma veya tıkanıklıkların olduğu durumlarda CABG tercih edilebilir. Bu, kalp kasına yeterli miktarda kan ve oksijen sağlamak için bypass edilmeleri gerektiği anlamına gelir.
- İyi İşlev Göstermeyen veya Birden Fazla Tıkalı Koroner Arterler: Eğer hastanın koroner arterlerindeki tıkanıklıklar çoklu veya kalp kası zayıf bir şekilde çalışıyorsa, CABG genellikle tercih edilen tedavi yöntemidir.
- İleri Derecede Angina (Göğüs Ağrısı): İlaç tedavisiyle kontrol edilemeyen veya anjina semptomları yaşam kalitesini ciddi şekilde etkileyen hastalarda CABG düşünülebilir.
- Acil Durumlar: Kalp krizi geçiren veya ciddi anjina semptomları olan hastalar acil CABG gerektirebilir. Bu durumda, hastanın damarları hızla açmak ve kalbe kan akışını restore etmek önemlidir.
- Anormal Arter Yapısı: Bazı hastalarda, koroner arterlerin anormal bir yapıya sahip olması, stent yerleştirme gibi minimal invaziv yöntemleri zorlaştırabilir. Bu durumlarda CABG daha uygun bir seçenek olabilir.
- Stentleme için Uygun Olmayan Hastalar: Stent yerleştirme prosedürü için uygun olmayan hastalarda CABG tercih edilebilir. Örneğin, çoklu tıkanıklıkları olan veya stent yerleştirme riski yüksek olan hastalar için CABG daha iyi bir seçenek olabilir.
- Şeker hastalığı ( DM ) varsa
Stent mi, Koroner Bypass mı?
Stent kalp krizi geçirmekte olan bir hastada veya da çok tek damarda tıkanıklık yaşanan hastalarda tercih edilebilecek bir yöntemdir.
Baypas ise; özellikle çoklu damar tıkanıklıklarında tercih edilen tedavi yöntemidir.
Fakat bunun için kalp cerrahı ve kardiyologun beraber karar vermesi ve kişiye uygun en iyi tedavinin ne olacağına ve uluslararası tedavi kılavuzlarına göre karar verilmesi daha uygun olacaktır
Ameliyat ve sonrası süreç
Ameliyat yaklaşık 2-4 saat kadar sürmektedir, sonrasında hastanın yaklaşık 24 saat yoğun bakımda gözlenmesi hem doğru hem rutin bir uygulamadır.Ertesi gün servise çıkarlar servise çıktığı gün kendi ihtiyaçlarını kendisi karşılayabilir. Ayağa kalkıp oda içinde veya serviste yürüyebilirler.
Herhangi bir sorun yoksa hastalarımız 4.veya 5. günde taburcu olur.
CABG sonrası hastalar, fiziksel aktiviteye kademeli olarak başlamalıdır. Fiziksel rehabilitasyon programları, hastaların gücünü ve dayanıklılığını artırmak için önemlidir. Ancak, egzersiz programı doktor gözetiminde olmalı ve bireysel olarak uyarlanmalıdır. Hastalar, sağlıklı bir yaşam tarzını benimsemelidir. Sigara içmemeli, düzenli egzersiz yapmalı, sağlıklı beslenmeli ve stresi yönetmeye çalışmalıdırlar. Ayrıca, doktorun önerilerine uygun olarak kilo kontrolü yapmalılar. Düşük yağlı, düşük tuzlu ve yeterli miktarda lif içeren bir diyet tercih edilmelidir.
CABG sonrası hastalar, doktor tarafından belirlenen düzenli kontrolleri aksatmamalıdır. Kontrollerde, kalp fonksiyonları, ilaçlar ve genel sağlık durumu değerlendirilir.